28 Şubat 2008 Perşembe

Biraz Bal, Biraz da Limon...

Hayat bir süreliğine durgun... Evet ortalarda gezinen, bir sürü şeye aynı anda yetişmeye çalışan bir beden var ama ruh kayıp... Birkaç gündür yakama yapışmış olan soğuk algınlığı tüm çabalarıma rağmen daha da şiddetlenmeye devam ediyor... Baktım limon, bal vb. bir takım anne önerileri işe yaramıyor, bu sabah nihayet istemeye istemeye doktorun yolunu tuttum, tabi kaçınılmaz sonuç bir sürü ilaçla ofise geri döndüm, üstelik de sevgili işyeri hekimimizin şurubu yüzünden yüzümü ekşite ekşite...

Biliyorum bahara hiç yakışmıyor bu hasta halim, o yüzden en kısa zamanda renkli diyarlara kanat çırpmak dileğiyle diyorum...

P.S: Çok yakında güzel film ve kitap önerilerinde bulunacağım, sevgiler...

22 Şubat 2008 Cuma

Zor Bir Hafta…

Ne sıkıntılı bir haftaydı anlatamam; bir sürü işi zamanında yetiştirmeye çalışmak, gereksiz ayrıntılarla uğraşmak, sunumlar hazırlayıp toplantılara katılmak, sinir-stres içinde de olsa yola devam etmek durumunda kaldım… Çok yoruldum… Ama yapmam gerekenleri düşündükçe daha çok yoruluyorum… Beraberimde eve getirdiğim 1 sayfalık çeviri bile gözümde öyle büyüyor ki yakında deve dönüşüp bana saldıracak sanıyorum… Bir yandan evin toparlanması gerekiyor; dergiler, kitaplar, cdler her şey birbirine girmiş durumda, bir yerlerden başlamalıyım, ama nerden? Kısacası fena dağıldım bu hafta, o yüzden Uludağ macerası konusunda beklettiğim için şimdiden özür diliyorum… İçinde bulunduğum durumu göz önüne alarak umarım bana kızmazsınız…

Uludağ gezime gelirsek; hayatımda ilk defa böyle ilginç bir kar macerası yaşıyorum, gitmeden önce hayalini kurduğum hiçbir şeyi maalesef yoğun tipi yüzünden yapamadım… Üstelik de dönüş yolunda çok sıkıntı yaşadık; otobüsümüz, görüş mesafesi nerdeyse sıfır olması nedeniyle 2 defa kaza yaptı, 2.kazanın etkisiyle de kara saplandı ve kurtulamadı… Yaklaşık 1.5 saat süren bekleyiş, tahmin edersiniz ki hiç eğlenceli değildi, şehir merkezinden gönderilen 2 aracın gelip bizi almasıyla son buldu… 1 saatlik yolu 5 saatte gelmiş olsak da çok şükür sağ salim evlerimize ulaşabildik… Geziden geriye kalanlarsa anı fotoğrafları oldu…

16 Şubat 2008 Cumartesi

Kar Taneleri...


Az önce pencereden dışarı baktım ve gördüğüm manzara inanılmazdı; gökten kocaman kar taneleri adeta bir konçerto havasında ağır bir ritim tutturmuş yeryüzüne dökülüyorlardı… Bilmem neden bu manzara çocukluğumdan beri bana mucizevi bir olaya şahit oluyormuşum duygusu verir… İçimi bir mutluluk kaplar, şarkı söylemeyip ıslık çalarak sokaklarda dolaşmak, o güzelliğin bir parçası olmak isterim…

Az sonra sırt çantama aldığım birkaç parça eşyamla Uludağ’a gitmek üzere yola çıkıyorum… Şarkı söyleyip ıslık çalar mıyım bilmiyorum ama taze karın üzerde yürüyüp, varolmanın hafifliğini doyasıya yaşamaya çalışacağım…

Döndüğümde çekebilirsem fotoğraflarımı paylaşırım… Herkese iyi haftasonları…

Yoga...


Bazen çok kapalı olduğumuz zamanlar olur, kimseyle konuşmak, derdimizi anlatmak istemeyiz, anlatmaya çalışsak da anlamayacaklarını düşünürüz, zaten biz de adını koyamamışızdır bizi rahatsız eden duygunun… Sadece orda bir yerlerde olduğunu ve bizi acıttığını bilmekle yetiniriz… Böyle zamanlarda buhar olup havaya karışmak ne eğlenceli olur değil mi? Tüm benliğimizden sıyrılmak, hiçlikle bir olmak, aynı zamanda her yerde her şey olmak… Bir süre sonra tazelenmiş bir şekilde geri dönmek, bir bedene bürünmek, kocaman dünyada küçücük yerimizi almak…

Bundan yola çıkarak, biraz da Şibumi’nin etkisiyle uzun zamandır aklımda olan bir eylemi gerçekleştirmek üzere başarılı bir girişimde bulundum geçtiğimiz günlerde... Ne mi yaptım; Yoga'ya başladım Zuzum'la... İlginç bir deneyimdi doğrusu, ama işin en can alıcı noktasında öksürük krizim tutup odayı terk etmek zorunda kalmasaydım daha çok keyif alacaktım belki... Her ne kadar şimdilik doğru nefes alma çabaları içinde olsak da yine de ilerleyen zamanlarda daha verimli olacağı konusunda ümitliyim; amacım her ne kadar yogilik mertebesine erişmek olmasa da, sıkıntılı zamanlarda içimi ısıtan sıcacık bir güneşin yüzüme vuracağı, kalbim ve ruhumu aydınlatacağı, en küçük yapıtaşlarımda dinginliğin dolaşacağı günlerin çok yakında olduğunu hissediyorum…

15 Şubat 2008 Cuma

Sevgililer Günü Kurabiyesi...

Malzemeler:
-1 çay bardağı pudra şekeri
-150gr margarin
-2.5 su bardağı un
-2 tatlı kaşığı tarçın
-1 paket vanilya
-1 paket kabartma tozu

Tarif:

-Eritilip bir müddet soğutulmuş margarinle pudra şekeri krema kıvamına gelene dek mikserle çırpılır,
-Mikser çıkartılır, karışıma, vanilya, kabartma tozu ve tarçın ilave edilir karıştırılır,
-Un elenin, yavaş yavaş karışıma eklenip yoğrulur, ele yapışan bir hamur elde edilir,
-Yapışkan hamur, un yardımıyla 0.5cm kalınlığında açılıp kalp şeklindeki kalıpla kesilir,
-Yağlanmış veya yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizilir ve önceden 170°C’de ısıtılmış fırına verilir,
-15-20dk kadar üzerleri pembeleşinceye kadar pişirilir…

Misafirlerinize yanında kahve veya çayla servis edebileceğiniz gibi, çocuklarınıza da sütle yedirebilirsiniz… Hatta kurabiyelerinizi bir müddet beklettikten sonra erimiş çikolataya bandırarak donmalarını beklerseniz çok daha albenili olacaklardır… Aslında içine sevgi katılmış herşey güzeldir...

Afiyet Olsun…

14 Şubat 2008 Perşembe

Aşk...


Hayatın bize sunduğu en büyük armağan olan sevgiyi bulmuş ve kalbinde yaşatmaya devam eden herkesin sevgililer gününü kutlarım… Her zaman sevmek ve sevilmek dileğiyle…

6 Şubat 2008 Çarşamba

Tirilye...

Nilfod (Nilüfer Fotoğrafçılar Derneği)’la hafta sonu Tirilye’deydik… Objektifime yansıyan birkaç kare… Devamı; http://hadali.deviantart.com’da...




1 Şubat 2008 Cuma

Mutlu Yıllar Sana...

Zuzum,
Varlığınla dünyama iyilik, güzellik kattığın, saçtığın ışıkla hayatın diğer renklerini de görmemi sağladığın için binlerce teşekkürler...

İyi ki doğdun, iyi ki varsın... Doğum Günün Kutlu Olsun...