16 Şubat 2008 Cumartesi

Yoga...


Bazen çok kapalı olduğumuz zamanlar olur, kimseyle konuşmak, derdimizi anlatmak istemeyiz, anlatmaya çalışsak da anlamayacaklarını düşünürüz, zaten biz de adını koyamamışızdır bizi rahatsız eden duygunun… Sadece orda bir yerlerde olduğunu ve bizi acıttığını bilmekle yetiniriz… Böyle zamanlarda buhar olup havaya karışmak ne eğlenceli olur değil mi? Tüm benliğimizden sıyrılmak, hiçlikle bir olmak, aynı zamanda her yerde her şey olmak… Bir süre sonra tazelenmiş bir şekilde geri dönmek, bir bedene bürünmek, kocaman dünyada küçücük yerimizi almak…

Bundan yola çıkarak, biraz da Şibumi’nin etkisiyle uzun zamandır aklımda olan bir eylemi gerçekleştirmek üzere başarılı bir girişimde bulundum geçtiğimiz günlerde... Ne mi yaptım; Yoga'ya başladım Zuzum'la... İlginç bir deneyimdi doğrusu, ama işin en can alıcı noktasında öksürük krizim tutup odayı terk etmek zorunda kalmasaydım daha çok keyif alacaktım belki... Her ne kadar şimdilik doğru nefes alma çabaları içinde olsak da yine de ilerleyen zamanlarda daha verimli olacağı konusunda ümitliyim; amacım her ne kadar yogilik mertebesine erişmek olmasa da, sıkıntılı zamanlarda içimi ısıtan sıcacık bir güneşin yüzüme vuracağı, kalbim ve ruhumu aydınlatacağı, en küçük yapıtaşlarımda dinginliğin dolaşacağı günlerin çok yakında olduğunu hissediyorum…

Hiç yorum yok: